Dijital DönüşümGaye Odaklı Şirketler

Kaptanın Seyir Defteri 2

By Şubat 26, 2021 Yorum Yok
Okuma süresi 2 dakika

 

İnsanın ne zaman bilinçli düşünmeye ve davranmaya başladığı tam olarak bilinmemekle birlikte, bilincin 40-60 bin yıl önce olgunlaşmaya başladığını tahmin ediyoruz. Bir insanın bilinçli olduğundan bahsedebilmemiz için en az üç faktörün olması gerekir; vücudunun, çevresinin ve kendinin farkındalığı, ve etkileşime girme yetisi. 

Bu yetiler evrimin biyolojik gelişim yolunda çok önemli bir fark yarattı. İnsan vücudunu, kendisini ve çevresini değiştirme yeteneğini kazandı. Bunun nasıl olduğu ile ilgili konular bu yazının kapsamında olmadığı için girmeyeceğim, ama isteyenler ekteki kaynaklara bakabilir. Bende bu konulardaki bilgilerimi Koç Üniversitesi, bilgisayar mühendisliği bölümü mezunu ve Princeton Üniversitesi bilişsel bilimler bölümü doktora öğrencisi oğullarımın sayesinde geliştiriyorum. (Artık onlar benim değil, ben onların öğrencisiyim.)

 Bilinç devriminin en önemli konularından olan öğrenmenin gelişmesi insanın en farklı özelliklerinden biri. Öğrenme sayesinde insanlar farkına vardıklarını birbirlerine ve kuşaklara aktarmaya başladılar. Bu aktarma mekanizmasının üç önemli fonksiyonu bilgi, iletişim ve ilişki; bireysel, sosyal, teknolojik, ekonomik ve bilimsel gelişmenin önünü açtı.  

 Sonra tut tutabilirsen! Şimdi Mars’a gidilebilir mi diye değil, kimler gidecek diye tartışıyoruz! 

Tabii ki gelişme maliyetsiz ve eziyetsiz olmuyor. Koskoca Roma İmparatorluğu Mısır’dan geldiği tahmin edilen bir pandemi yüzünden yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Ardından gelen depremlerin etkisiyle başkent Romadan Milano yakınlarına taşındı. Roma’nın kentsel nüfusunun %30 kadarının bu hastalığa yakalandığı düşünülüyor. Kara vebanın nelere yol açtığını daha iyi biliyoruz.  

Bugün, en zorlu pandemilerden biri ile mücadele ediyoruz. Yayılma hızı öncekilerden daha yüksek ama ölüm oranları sınırlandırılabildi, aşılar geliştirildiBubilimsel bilginin ve öğrenmenin sayesinde oldu. İşte bu yüzden insanlığın önünde giderek devinme hızı artan sorunlar gelirken optimist olabiliyoruz. Gerek kendi yaratabileceğimiz, gerekse dış faktörlerden gelişebilecek olumsuz durumlara karşı elimizde kimsede olmayan bir mucize çözüm var: Bilim. Ona ne kadar sahip çıkar ve geliştirirsek o kadar dayanıklı oluruz 

Bilime sahip çıkmanın veya çıkabilmenin de bazı gereklilikleri var, onları ise bu yazımda anlattım 

Kaptanın Seyir Defteri’nde bahsettiğim mükemmel fırtınadan çıkmanın yolu bu rotadan şaşmamak Kurumlar, gayelerini değer üretmek etrafında şekillendirirlerse yıkımın iki türlüsünde de hayatta kalırlar.  

Seyir defterimizde yine buluşmak üzere hoşça kalın, optimist kalın!  

Yanıt verin