Uncategorized

Herkesin Sorunu Olup, Kimsenin Umru Olmayan Fenomen: Kurum Kültürü

By Ekim 28, 2021 Yorum Yok
Okuma süresi 2 dakika

Kurumsal dünya kırk yıl sonra hala beni şaşırtmaya devam ediyor. Beni bazen kızdıran, bazen de eğlendiren en güzel yönetim anekdotları kurumsal kültürle ilgili olanlarıdır. Tümünü anlatsam sayfalar sürer, onun için bu konuda yapmış olduğum görüşmelerden kısa alıntılar yapacağım:

  • Okulda master tezim için hocalarımla konuştuğumda kurumsal kültürü seçmememi çünkü kimsenin konuyu tam bilmediğini söylediler. (Kurumsallaşma çalışması yapan büyük bir aile şirketinin üçüncü kuşak yöneticisi)
  • Herkes işini yapsa hiçbir sorunumuz kalmaz. Ben:Sorun nedir? Cevap: Kimse işini yapmıyor. (Uluslararası bir firma CFO’su)
  • Patrona gidip beni gammazlıyorlar, patron bana gelip adamı tekrar alıyor. (Kurumsallaşma ve değişim yapmaya çalışan Anadolu kaplanı bir kurumun CEO’su)
  • Kadına Türk diye güvendik, yurt dışındaki en büyük yatırımımız için milyonlarca dolarlık reklam işini verdik, bizi dolandırdı. (Türkiye’nin yeni dönemdeki en önemli şirketlerinden, ‘kadın’, yurt dışında küçük bir reklam ajansında, işi 3 kişiye yaptırmış. Uluslararası dava açılmış.) Ben: Ajansı nasıl seçtiniz? Cevap: Bizim patronun eşinin arkadaşı. (Arkadaşlıkları da bozulmuş)
  • Ben: Kaç mavi yaka çalışıyor? Bir dakika sendika temsilcisine sorayım. (İK’dan sorumlu icra kurulu üyesi) 5000’miş üç aşağı beş yukarı. Telefon numaraları var mı? Çoğu taşeron onlarda vardır.

Bunları tekil örnekler zannetmeyin. O kadar çok karşılaştım ki benzer durumlarla. Sizler de benzer durumları yaşamışsınızdır. Bu örneklerdeki problemler eskiden eğitim, organizasyon değişimi veya süreç çalışmalarıyla düzeltilmeye çalışılırdı. Sonuç %70 başarısızlık (Micheal Kotter McKinsey, HBR).

Bu sorunların ortak paydaları “Kurumsal Kültür” ile ilgili olmalarıdır. Strateji veya yapılanma değişimi ile ilgili değil. Birçok şirkette efsane patronlar vardır. Örneğin şirketin kurucusunun tek tek bütün çalışanları tanıdığını; nerdeyse tüm düğün, cenaze ve önemli günlerine katıldığını, hatta ailelerini bile tanıdığından bahsedilir. Bu tipik bir örnek. Üçüncü kuşak olan işin başındaki iki torun Harvard’da okumuşlar ve işçilerden o kadar korkuyorlar ki yemekhaneye bile gitmiyorlar.

Bir şirketin kurucusu esas olarak kültürün yapılanmasında rol oynar. Bu, şirket çalışanlarının bilinçaltına işler ve hikayelerle bir sonraki döneme aktarılır. Çalışanların bilinçleri ve davranışları buna göre şekillenir. Zamanla o kadar güçlü hale gelir ki patronun kendisi dahi olsa değiştiremez.

Kültür müsaade etmezse hiçbir strateji veya değişim hayata geçmez.  

Bu gibi durumlarda üç türlü çözüm vardır;

  1. Değiştirmeyin, yeni bir şirket kurun.
  2. Direnç nedenlerinden daha güçlü motivatörler.
  3. Direnenleri işten atın.

Değişimin kanunu şudur;

Değiştiremeyeni değiştirirler! 

Yanıt verin